Patikaları Yürümek – Zamanda ve Doğada Yürüyüş
Torbjørn Ekelund
“Çevremizde ve yaşamlarımızda izlediğimiz yollara dair son derece büyüleyici bir meditasyon.” – Erling Kagge
Bir zamanlar göçebeydik. Hiçbir yerde hiçbir zaman uzun süre kalmaz, devamlı hareket ederdik. Dünya önümüzde serili, keşfedilmemiş ve sınırsızdı. İstediğimiz yöne yürüyebilir, arzularımızın peşinden gidebilir, yeni diyarlar keşfedebilirdik.
Şimdi yerimizden kımıldamıyor, hayatımızı oturarak geçiriyoruz. İşimize arabayla gidiyor, uzun mesafelere seyahat ediyorsak uçuyoruz. Siparişlerimizin gelmesini beklerken yolculuk hayalleri kuruyoruz.
Sessiz Dünya
Böcek Kıyametini Önlemek
Dave Goulson
“Böcekleri benim gördüğüm gibi görmenizi istiyorum; güzel, şaşırtıcı, üstün. Onları kaybedersek dünyamız yavaş yavaş çökecek…”
Doğadan ayrı değil, onun bir parçası olarak yaşamayı öğrenmeliyiz. İlk adımı da altı bacaklı küçük dostlarımızla ilgilenerek atabiliriz.
Böcekler besin zincirinin ve gezegenimizin doğal işleyişinin anahtarı olsalar da dünya çapında nüfuslarında endişe verici bir düşüş yaşanmaktadır. Peki, böceklerin hepsi gittiğinde ne olacak?
İçimizdeki Balık “İnsan Vücudunun 3,5 Milyar Yıllık Serüveni”
Neil Shubin
“İnsan olmanın anlamına dair düşüncelerinizi kökten değiştirecek çok ilginç bir bilimsel macera hikâyesi.” Oliver Sacks
Doğa bize kendini sorularla anlatır: Ellerimiz, kulaklarımız, gözlerimiz, dişlerimiz nasıl oluştu? 375 milyon yıl önce karaya çıktığı düşünülen balıklardan bugünün anatomisine nasıl eriştik? Hastalıklarımızın kaynakları balık genlerimizde mi saklı? Daha çılgın bir soru da şu belki: Balıklar karaya nasıl çıktı, elleri mi vardı?
Yıldız Patikaları ve Yabani İşaretler
“Kayıp Altıncı Hissimizin Anahtarları”
Tristan Gooley
“Doğa”yı sezgisel olarak algılama yeteneğimiz hâlâ var mı?
Yıldızlara bakarak yön bulabilir miyiz?
Yaban hayat düşmanımız mıdır?
Sincabın bir sonraki hamlesini öngörebilir miyiz?
Avcı-toplayıcı atalarımızın, yaşamlarını sürdürebilmek için doğadaki işaretleri okumaya ihtiyaçları vardı, dahası buna mecburlardı. Bizim alarm kodlarımız ise çok daha farklı işliyor. Modern kodlarımız, kadim yeteneklerimizi yitirdiğimiz anlamına mı geliyor?